SonNokta Gazetesi, Aysu Bankoğlu Röportajı - 2. Bölüm

SonNokta sordu, Bankoğlu cevapladı(2)
 
CHP Bartın Milletvekili Adayı Aysu Bankoğlu ile yaptığımız röportajın ikinci bölümünde de 1 kasım erken seçime yönelik olarak Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarda olması gerektiğinin altını çizen Aysu Bankoğlu, “Kadınların sağduyusuna daha fazla güvenilmeli diye düşünüyorum” dedi.
 
- Kadınlar erkeklere göre daha hırslı olurlar, siyasetteki vizyonunuz nedir?
 
Kadına verilen değer onu tecavüzcüsü ile evlenmeye zorlamak, olmazsa ona intiharı tavsiye etmek, herkesin içinde kahkaha atmasının ahlaksızlık olduğunu söylemek, kadınların oylarından aldığı güçle iktidardan bunları haykıran anlayışı onaylamak ortaçağda bile kabul edilememiş.
 
Hırs ifadesini doğru bulmuyorum. Kadınların sağduyusuna daha fazla güvenilmeli diye düşünüyorum. Bizi hırslı gösteren erkek egemen topluma kabalığa, küstahlığa siyasetimizle direnç göstermemiz. Ülkemizde kadınların %60’ı aile içi şiddete maruz kalıyor. Yani 10 ailenin 6’sında kadın şiddet görüyor. Kabaca iki kadından birisi.
 
İntiharlar sekiz yılda %52’i artmış. Her 4 kız çocuğundan biri cinsel saldırıya uğruyor. 18 yaşına gelmemiş her 100 kız çocuğunun 32’si evlendiriliyor.
 
Son 10 yılda beşbinden fazla kadın cinayete kurban gitti. Dikkat edin 5000 kadın öldürüldü. Neredeyse her gün iki can. Anne, evlat, eş ya da kardeş… Yeni Türkiye, dünyanın filanıncı ekonomisi olma, ortadoğu liderliği sözlerinin yanında bu gerçekler çağdışı ve utanç verici.
 
Evde, sokakta, iş yerinde daima ikinci sınıf muameleye maruz kalmak istemeyen, evlatlarını böyle bir ülkeye teslim etmek istemeyenler için CHP olarak Ata’mızdan aldığımız kadına saygı mirasını hukukla, söylemlerle, uygulamalarala yurttaşlarımıza teslim edeceğiz.
 
- Çağdaş Türk kadınının şimdiki yerini nasıl görüyorsunuz?
 
Ülkemizin aydınlık ve çağdaş geleceği, mecliste gençleri ve kadınları daha çok görebilmemize bağlı. Dünya tarihinde ender rastlanan şeylerin, özellikle olumsuz konularda ilk sıralarda olmaktan utanıyoruz. Düşünün ki kadınların bile kavgaya karıştırıldığı, cinsiyetçi hakaretlere maruz kaldığı, siyasette bile cezalandırıldığı bir meclisimiz var. Biz CHP ile bu kötü deneyimlerin tarih olmasını istiyoruz.
 
Ayrımcılığın her alandan kazınmasını isteyen bir Türk kadını var. İşin aslı dünyadaki tüm kadınlar bunu istiyor diyebiliriz. Hukuken çağdaş yasalarla korumadığınız, bunları uygulamadığınız sürece; bireylerin yerlerini konuşmak doğru olmaz. Kadın erkek fark etmez. Ama kadınların durumuna ilişkin yeterince örnek verdim sanıyorum.
 
- Hangi misyonla siyasete girme kararı aldınız?
 
Gençliğin en büyük serveti “umuttur”.
 
Ne yaşanmış olursa olsun, işler ne kadar kötü gitse de “değişim, dönüşüm, yenilik ve gelişim” için gençliğin gücü vardır. Bu gücü sağlayan en önemli itici güç de umuttur. Umut bazıları için küçümsenecek bir iyi niyet gibi algılanıyor. İnsanlık tarihi yeniden ayağa kalkmış, yıkıldığından daha büyük bir güçle doğmuş ülkelerle dolu. Çok da uzağa gitmeyelim. Bizzat öyle bir ülkenin içinde yaşıyoruz. Dev bir imparatorluğun ardından, küllerinden daha büyük bir güçle doğmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin torunlarıyız hepimiz. Şimdi bunu unutmuş olmanın acısını çekiyoruz. 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim gibi bu vatanın ve vatanseverlerin gelecek kuşaklara unutturmaması gereken birliğin, beraberliğin adresleridir.
 
Milli birlik beraberlik ruhu tam da bu noktada çok önemlidir. Bu vatanın “hepimizin” olduğu gerçeği, yerini “sen bizden değilsin” kafasına bıraktırılmaya çalışıldı. Yurttaşlarımız bu söylemi, bu dayatmayı sevmediğini 7 Haziran’da oylarıyla söyledi.
 
Biz CHP olarak ; yurttaşlarımızın  son derece sertleşip kabalaşmış siyasi dile karşı büyük bir sabırla yaklaştıklarını görüyor ve dinliyoruz. Sadece gençlerin değil, yakınını kaybetmiş ailelerin, işini ve canını kaybetmiş işçilerin, vekillerin hem fiziken hem sözlü hem de ruhen tartaklandığını görüyor, dinliyor, yaşıyoruz. “Bizden olmayana hiç birşey yok devri “kapansın diyoruz.
 
Olup biten herşey büyüklerimiz tarafından başka, biz gençler tarafından başka yorumlanıyor. Ben CHP’li genç bir aday olarak ilk günden beri “Tecrübe sizsiniz, gelecek biziz” diyorum.
 
Evet belki duble yollar, saraylar, villalar, uçaklar, gemiler çok güzel ama bunların bize faydası ne diye düşünürek büyüdüm. İşsizliğin, borcun, yoksulluğun her geçen gün arttığı, hükümet siyasetindeki saygılı dilin arşivlerde kaldığı, gençlere yönelik her konudaki baskının o tahammülsüz karanlık günleri aratmayacak hale geri gittiğini, bağıra çağıra “biz ve onlar” diye bir söylemi duyarak geçti yıllarımız.
 
Herşeyin ama herşeyin hukukun üstünlüğünü kabul etmeyen, üstünler hukukuna dönüşmüş bir anlayışın eseriydi. Yasalarda, kurallarda kitaba uymak değil, kendi kitabına uydurmanın benimsendiği yepyeni bir yönetim şekline geçilmiş vaziyette. Dikkat dağıtıp, hedef şaşırtıp, değerleri kutsal kitabımız üzerinden, din üzerinden yaptılar.
 
Dindar nesiller yetiştireceğiz derken, hem sizlere hem de biz gençlere “olmamış, yapamadınız” demek yakışık almıyor. Kapı komşumuza, sınıf arkadaşımıza husumet beslemek, hor görmek ne kadar huzur verirse, AKP bunu yaptı. CHP; bu bitmek bilmeyen kavgayı, gerilim ortamını sona erdirmek isteyenler için tek adres. Aksine yönelmek bu yangına körükle gitmek, bu ateşe odun atmak demektir.
 
Sözün özü tüm genç arkadaşlarımı görüşlerine uygun partide siyaset yapmaya davet ediyorum. Barış, huzur, istikrar böyle gelecek. Çünkü birbirimizi saygıyla dinlemeyi ve konuşmayı, TBMM’den hatırlatmalıyız.
 
- 1 Kasım seçimlerinde “oy vermeyeceğim” diyenlere ilişkin görüşleriniz nedir?
 
Her yaştan kızgın, kırgın, kararsız, ümitsiz yurttaşlarımızla da bir araya geliyoruz. Bu yaklaşım Türkiye’nin geleceğine karşı farkında olmadan yapılan bir sabotajtır. Bu kırgın, kızgın, kararsız seçmenlerle paylaştığım düşüncem şu; varlığınız çok değerli. Eğitimli, eğitimsiz, öğrenci, işçi, ev hanımı, emekli herkesin yaşamda bir emeği var. Bir fikriniz, yaşamla ilgili planlarınız var. Bir oy hakkınız var. Haklarınız en kıymetlisine sahip çıkmazsanız, hukuku arayamazsınız. Tekrar hatırlatıyorum “hukuk hayatın kendisidir, herşeydir”. Ekonomi, siyaset, eğitim, kültür ve din de dahil… Bu gerçeği unutturmak, hukuktan-haktan-adaletten uzaklaşmış olduğumuz için milletçe acı çekiyoruz.
 
Çocuğunuz, torununuz için ama önce kendiniz için gidip oy vermek zorundasınız.
 
Size gösterilen saygı, verilen değer, icraatlar, vaatler, iç ilişkilerarasındaki denge, ekonomik sınıflar arası iyileştirme, kişisel servetler, örtbas edilenler, vatanı ilgilendiren her türlü örtülü, örtüsüz olup bitenler… Bunları düşünerek hiç değilse neyi istemediğinizden yola çıkarak, bir görevlendirme yapın. Bakın “görev verin” diyorum. Milletvekili “önce insan” için yani “sizin için” çalışandır. Partisi, kızı, oğlu, kardeşi, gelini, damadıiçin çalışan değil. 
 
Özellikle biz gençler ve ne mutlu ki kadınlar bu durumdan çok sıkıldık. CHP olarak tanıdık döneminin sonuna gelmek isteyenlere de çağrıda bulunuyoruz. Çünkü biz en az hakka sahip grubuz. Çocuk, genç ve kadının yolunu baştan kesip nefessiz bıraktığınızda, haklarını arayamayan, talep ederken korkan biat kültürünü benimsemiş, itaatkar nesiller yetiştirmiş olursunuz.
 
CHP hak, hukuk, adalet ve eşitlikten yana. Türkiye’ye yakışan tek kişilik bir sarayın şaşaasını değil, okulu olan, aç uyumayan çocukların Türkiye’sini daha yakışır bulduğumuz için… Yandaşlığı değil tüm vatansever yurttaşlar ile candaşlığı teklif ediyoruz.