Akçamescit Hayvan Pazarı Ziyareti

Akçamescit Hayvan Pazarı’na yaptığımız ziyaretlerde, hayvancılıkla uğraşan yurttaşlarımızdan yüksek maliyet ve emeklerine karşı kazançlarının yetersizliğini öğrendik. Yaklaşan Kurban Bayramı için “TAMAM” dedik.
 
Çocukken bize öğretilen “Türkiye kendine yeten ülkelerdendir” cümlesinin altı boşaltıldı. “Geçimi tarım ve hayvancılığa dayalı bir ülkedir” gerçeği küçümsenmekle kalmadı, sistemli olarak yok edildi.
 
Hollanda; tamamı Konya kadar bir ülke ve tarımsal ihracatı 90 MİLYAR Doların üzerinde.
 
Et ihracatında Amerika, Brezilya ve Almanya ardından dünya dördüncüsü. Süt ihracatında ise dünya üçüncüsü.
 
Ülkemizde hayvancılığın desteklenmesi, artan talep yüzünden şarttır. Biz cennet gibi arazilerimizi, mera alanlarımızı, sulak arazilerimizi yok etme konusunda uzun yıllardır çok bonkörüz. Bunun acısını hem üretici hem tüketici olarak hepimiz çekiyoruz.
 
Yerli üreticiden esirgenen destek, ithalatçıyı sevindirse de sonuç tüm ülke için hezimet olmuştur. İthalat ile üreticiye daima sopa gösterilmiştir. Yurttaşını düşünmeyen bu politikalar ile iç göçte patlamalar yaşanmaktadır. Tarlasını, hayvanını gözden çıkaran yurttaşlarımız gurbette bilmediği bir hayat mücadelesine sokulmuştur.
 
Geçici önlemler ve teşviklerle değil kalıcı çözümlerle mümkündür. Fiyat istikrarı üretimi artırmakla sağlanabilir. Ne yazık ki her alanda olduğu gibi hayvancılık da güven ve istikrar politikaları ile sürekliliğini koruyabilmektedir.
 
Üretici doğrudan veya dolaylı teşviklerle desteklemektir. Teknoloji, yem tedariği ve örgütlenme ile hayvancılığı yeniden ayağa kaldıracağız.
 
Yemi de, samanı da yurtdışından Amerikan Doları ile satın alıyoruz. Bulgar samanı değil Harran samanı istiyoruz!
 
Dolardan bana ne diye yurttaşlarımıza yani “maliyetler artıyor” diyorum. Döviz artışı ne yazık ki iğneden ipliğe , 7’den 70’e herkesi ilgilendiriyor.
 
Ot sıkıntısı giderilmeden, et sıkıntısı giderilemez. Meralarımıza, Bartın’ımızın doğasına, havasına, denizine , balığına sahip çıkacağız.
 
Et ve sütü kasap bakkal kadar, çilekle domatesi market kadar düşünerek, yanlış tarım ve hayvancılık politikaları ile tüm yollar tıkanmıştır. Önce meralara, ağıllara, tarlalara, bostanlara bakacağız ki, uzun vadede hep birlikte rahat edelim.
 
Etini mercimeğini yurtdışından alan değil, alınteri ile üretip gönül rahatlığıyla yiyen Türkiye’ye kavuşalım istiyoruz. Eğer siz de istiyorsanız TAMAM diyeceksiniz.